the-tree-of-life-film-görseli
  • Yazar Tantunatura
  • 1.133
  • 0

18. yüzyıl Fransa’sının olağanüstü güzellikteki kayalık tepelerle kaplı yarımada manzaralarından, Çin’in bambu ormanlarına ve Na’vi adlı insansı canlıların yaşadığı Alpha Centauri yıldız sisteminde yer alan yemyeşil yaşanabilir uydu Pandora’ya kadar bu filmlerin tek ortak noktası var, o da başyıldızları: doğa. Bazıları beyaz perdenin kurgusal başyapıtları, bazıları ise okyanus altındaki gizemli dünya, doğa, insan ve yaşam arasındaki görülmeyen bağ ve doğanın bugün karşılaştığı insan kaynaklı tehlikeler hakkında belgeseller. Hepsi izlenmesi gereken filmler içinde sayılan, evinizden doğaya dokunabileceğiniz 10 film önerisi…

The Tree of Life – Terrence Malick

Terrence Malick’in 2011 yılında vizyona giren deneysel draması The Tree of Life; muhteşem mağaraların ve çöllerin çekimleriyle serpiştirilmiş, bir bahçede çırpınan bir kelebeğin çekimlerinin ve evrenin dört bir yanından özenle seçilmiş görüntülerin harmanlandığı, doğaya makro ve mikro yaklaşım getiren bir filmdir. Brad Pitt ve Sean Pean’in birlikte rol aldığı The Tree of Life Türkçeye Hayat Ağacı olarak çevrilmiştir. Orta yaşlı bir adam olan Jack’ın 1950’lerin Teksas’ında yaşayan ailesini ve çocukluk anılarını, bilinen evrenin kökenleri ve Dünya’daki yaşamın başlangıcına dair görüntülerle birleştirilmiş şekilde, hayatın kökenlerini ve anlamını sorgulamasını anlatır. 

Portrait of A Lady on Fire – Celine Sciamma

portrait-of-a-lady-on-fire-film-gorseli

Fransız senaryo yazarı ve yönetmen Céline Sciamma’nın 2019 yılında vizyona giren dönem draması Portrait of A Lady on Fire Türkçeye Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi şeklinde çevrilmiştir. Görüntü yönetmeni Claire Mathon tarafından zarif bir şekilde çekilen Brittany’deki güzel, kayalık plajın yanındaki bir şatoda yaşayan bir aristokrat ile onun portresini yapmakla görevlendirilen bir ressam arasındaki ilişkiyi anlatır. Doğanın dört temel elementinden ikisi olan, farklı kültürlerde yaratıcılığı, yaşamı ve doğurganlığı simgelese de aynı zamanda yıkımı da getirebilen su ve ateş teması, film boyunca farklı referanslarla desteklenerek işlenir.

Baraka – Ron Fricke

baraka-film-gorseli

Ron Fricke tarafından yönetilen, bir anlatımı veya dış sesi olmayan Baraka, 14 aylık bir süre içinde altı kıtada yirmi dört farklı ülkede çekilmiş bir belgeseldir. Doğa olayları, yaşam, insan faaliyetleri ve teknolojik olayların bir derlemesi olan Baraka, adını İslam’ın Sufi mistisizminde kutsama, öz ve nefes anlamlarına gelen baraka konseptinden almaktadır. İzleyiciye dünyanın birçok farklı bölgesinde birbirinden farklı insanları, kültürleri, dinleri gösteren Baraka, çorak vahşi arazilerden doğa alemindeki muhteşem manzaralara kadar dünyanın farklılıklarını gözler önüne seriyor.

House of Flying Daggers– Zhang Yimou

house-of-flying-daggers-film-gorseli

Dijital ortamda sonradan silinmiş kablolarla karakterlerin havada süzülüyormuş gibi göründüğü, Çinli yönetmen Zhang Yimou’nun bol aksiyonlu dövüş sanatları filmi House of Flying Daggers, oturduğunuz yerden doğayı hissedebileceğiniz görsel bir zenginliğe sahip.  Türkçeye Parlayan Hançerler olarak çevrilmiş olan film, dövüş sanatları filmi olarak anılsa da aslında bir aşk hikâyesini anlatır. Bir polis şefinin asi bir grubun güzel bir üyesini, arkadaşlarının arasında yeniden katılmasına yardımcı olmak için hapisten kaçırdığı ancak hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı romantik bir dram filmidir. Zayıf hikâye anlatısına ve bazı kusurlara rağmen göğüs hizasındaki kır çiçeklerinin çayırları, sonbaharın alevleri içindeki huş ormanları, parlak yeşil renkte parlıyormuş gibi görünen sisli bambu ormanlarıyla gözler için adeta görsel bir şölen havası sunuyor.

Avatar – James Cameron

avatar-film-gorseli

James Cameron’ın yönetmenliğini yaptığı emperyalizmin ve ekolojinin çatışması üzerine kurulan hikayesiyle Avatar, şimdiye kadar sinemada çevre savunuculuğu yapan en önemli filmlerden biridir. En temel hatlarıyla doğanın her koşulda yeneceği mesajını veren Avatar, insanlığın tehdidiyle karşı karşıya kalan balta girmemiş yağmur ormanlarıyla çevrilmiş ütopik bir evren olan Pandora’da geçmektedir.

My Octopus Teacher – Pippa Ehrlich & James Reed 

my-octopus-teacher-film-gorseli

My Octopus Teacher, doğal dünyaya geniş ve kapsamlı bir bakış yerine bir ahtapotla kurduğu benzersiz ilişki sayesinde, bir adamın kendini keşfetme yolculuğu hakkında oldukça samimi bir hikâye anlatıyor. Dalışlarından birinde alışılmadık derecede meraklı bir ahtapotla tanışan Güney Afrikalı serbest dalgıç ve belgesel yönetmeni Craig Foster’ı takip eden Oscar adayı belgesel, Foster’ın ahtapotla bir yıl boyunca bağ kurma deneyimini anlatıyor. Ahtapotla geçirdiği bu süre içerisinde Foster, kendi yaşamını ve insanlığın doğayla olan önemli bağlarını takdir etmeyi öğreniyor.

The Piano – Jane Campion

the-piano-jane-campion-film-gorseli

Yeni Zelandalı yönetmen Jane Campion’ın ödüllü filmi The Piano, sömürge altındaki Yeni Zelanda’da geçen Viktorya dönemi bir filmdir. The Piano, babası tarafından sınırda yaşayan bir adamla evliliği ayarlanan ve küçük kızıyla birlikte Yeni Zelanda’nın uzak bir bölgesine seyahat eden, konuşmayı kendi isteğiyle reddeden Ada adındaki İskoç piyanist bir kadına odaklanır. Karakterlerini izole eden vahşi ve mistik bir doğada çekilen The Piano, her sahnesine okyanusun, yağmurun, yeşilin ve çamurun nüfuz ettiği bir filmdir.

Spring, Summer, Fall, Winter… and Spring – Kim Ki Duk

spring-summer-fall-winter-and-spring-film-gorseli

Güney Kore yapımı yönetmen Kim-Ki duk’un bir filmi olan Spring, Summer, Fall, Winter… and Spring, Koreli bir Budist rahibin erken çocukluk yıllarından başlayarak yaşlılığının son zamanlarına kadar olan yaşamının yanı sıra acemilik döneminden ustalık dönemine geçen bir bireyin kendi aydınlanmasının hikâyesini anlatıyor. Budist ama aynı zamanda oldukça evrensel bir hikâye anlatan Spring, Summer, Fall, Winter… and Spring filmi ile yüksek dağlarla ve ormanlık alanlarla çevrelenmiş göl üzerinde yer alan bir eve Budist bir rahip olmak için gelen çocuğun, değişen her mevsimle beraber hayatındaki farklı evrelere tanıklık ediyoruz.

Home – Yann Arthus-Bertrand

home-film-gorseli

Yann Arthus-Bertrand’ın yönetmenliğini yaptığı 2009 yılı Fransız yapımı Home, filmin neredeyse tamamının Dünya’nın çeşitli yerlerinin havadan çekilmiş görüntülerinden oluştuğu bir belgeseldir.  Dünyadaki yaşamın çeşitliliğini ve insanlığın gezegenin ekolojik dengesini nasıl tehdit ettiğini gösterirken nefes kesen doğa görüntüleriyle izleyiciyi adeta büyülüyor. İzledikten sonra doğa ile olan bağınızı yeniden gözden geçirmenizi sağlayacak bir yapım olan Home; aynı zamanda renkler, biyolojik çeşitlilik gibi görsel anlamda şahane bir gezegende yaşadığınızı tekrar fark etmenizi sağlayacak.

Out of Africa – Sydney Pollack

out-of-africa-sydney-pollack-film-gorseli

Danimarkalı yazar Karen Blixen’in Isak Dinesen mahlasıyla yayınladığı, aynı isimli anı kitabından esinlenen Sydney Pollack’ın yönettiği Out of Africa, başrollerinde Meryl Streep ve Robert Redford’un oynadığı otobiyografik filmdir. 20. yüzyıl başlarındaki İngiliz sömürgesi altındaki Kenya’nın görkemli doğası içinde çekilen Out of Africa, Danimarkalı bir barones ve plantasyon sahibi olan Karen’in özgür ruhlu bir avcı olan Denys ile arasındaki tutkulu aşk ilişkisini ve özgürlüğünü arayan Karen’in Kenya’nın doğasında özgürlüğünü bulmasını anlatıyor.

Bizi Paylaşın

Yorum Ekle

E-posta hesabınız herkese açık yayınlanmayacak. Doldurulması gereken alanlar işaretlendi *